sağır olmasına rağmen harika eserler ortaya çıkaran, inanılmaz müzik kabiliyetini sanata dönüştürebilmiş sanatçı. 56 yaşında kurşun zehirlenmesinden öldüğü sanılıyor.
avustralya asıllı, en ünlü eserlerini sağır olduktan sonra üreten, müziği duymayan, hisseden deha. tamamen sağır olduktan sonra piyanosunun pedallarını sökmüş, sadece titreşimlerle 9. senfoniyi yazmış, kimi zaman bir ağaçaltında doğayı seyrederek besteler yapmış büyük usta. 56 yaşında öldüğünde, normal bir insanın saçlarında olması gerekenin 100 misli kurşun olduğu rivayettir, bu sebepten kurşun zehirlenmesinden öldüğü sanılmaktadır.
alman müzisyen. klasik müziğin en önemli bestecilerinden biridir. 1770 almanya doğumlu olan beethoven 22 yaşında viyana'ya taşınmıştır. hiçevlenmeyen beethoven'in duyma yetisi otuzlu yaşlarında azalmaya başlamıştır. bazıları bu sorunu babasının onu küçük yaşta dövmesine bağlar. müzik hocası, johann sebastian bach'ın melodileriyle çalıştırdığı öğrencisini wolfgang amadeus mozart'la görüşmesi için de cesaretlendirir, beethoven onunla tanışmıştır. beethoven daha sonra viyana'da joseph haydn ile de görüşmüştür.
şiirle de ilgilenen beethoven, alman şair johann wolfgang von goethe ile tanışmıştır. en ünlü eseri hiçkuşkusuz friedrich von schiller'in ode to joy(neşeye şarkı) şiirine koroda yer verdiği dokuzuncu senfonisidir. bu senfoniyi, duyma yetisini tamamen kaybettiğinde bestelemesi de ayrıca hayran bırakıcıdır. bir diğer bilinen eseri de moonlight sonate(ayışı sonatı)dır.
beethoven'ın, 1827 yılında hayatını kaybetmiştir, bir karaciğer hastalığından öldüğü sanılmaktadır.
"ludwig van beethoven, handel ve bach'ın, haydn ve mozart'ın, ölümsüz ününün varisi ve bu ünü çoğaltan kişi, artık yok. o bir sanatçıydı, kim onun yanında duracak? o bir sanatçıydı ve o ne ise, sadece müzik ile vardı. hayatın dikenleri onda derin yaralar açtı, bu yüzden o sanatına sıkıca tutundu. onun girdiği kapının kapalı olmasına rağmen müzik sağır bir kulağa konuştu. o'na , artık onu duyamayan kişiye. o, müziği kalbinde taşıdı. kendini kapattığı için dış dünyadan, ona saldırgan dediler, o' na hissiz dediler ve ona umursamaz dediler. ama onun kalbi taştan değildi. en iyi bıçaklar, en çabuk körelen, bükülen veya kırılanlardır. dostlarından uzaklaştı, onlara herşeyi verdikten ve hiçbir şeyi geri almadıktan sonra. yalnız yaşadı. çünkü kendine bir eş bulamadı. böyle yaşadı ve böyle öldü ve böyle yaşayacak sonsuza kadar " immortal beloved filminin henüz girişinde, cenazesine gelen binlerce kişinin etrafında işte böyle tanımlanıyordu ludwig.
babasından yediği dayaklar yüzünden sık sık evden kaçardı. babasının zulmüne rağmen müziğe boyun eğmedi ama. o onun hayatıydı. o hayata eğlenmek için gelmediğini biliyordu çünkü. çektiği acıları duymazdan gelmesine gerek yoktu, zaten duymuyordu.
sağırlığını bir türlü kabullenemedi. " benim için yüksek sesle konuşun lütfen, sağırım, duymuyorum " kimseye söyleyemezdi bunu. koskoca müzik dehası kendisini böyle küçük düşüremezdi. bu yüzden etrafındaki insanlara karşı sürekli tepkili, ve hırçın, çekilmez biri olarak görüldü.
o pes etmedi ama. moonlight sonata, pahetique, appassionata, o ölümsüz 9. senfonisi. hepsinin tam sağırken besteledi. beyninde. onun eserlerinin bu denli yoğun, duygu ve içten olmasının sebebi budur işte. o insan duygu ve psikolojisini çok iyi biliyordu. o önemli eserlerinden hiç birini dinleyemedi. ki kendisi ölümünden sonra , sağırlığına sebep olan hastalığın nedenlerinin araştırılmasını vasiyet ettiysede, dönemin katolik kilisesinde bu pek de mümkün değildi.
o, chopin ile beraber piyano ve insanlığın başına gelmiş en güzel şey. o eşsiz bir deha, depresif ruhların ifade edemediği, derin-içsel ve yorucu duyguları notalar ile anlatabilen bir müzikçi. insan beethoven'ı seviyor.
oğlunu mozart olması için yetiştirmeye kasan alkolik bir baba, ölüm uykusunda bir anne ve 2 erkek kardeşten oluşan bir ailesi vardır. 20'li yaşlarının sonunda duyma problemi yaşamaya başlamış, 32 yaşında bu yetisini tamamen kaybetmiştir. genel olarak mizacının çok ters olduğu tasvir edilir. yiğeni carl'ın intihar girişimi hayatında bir yıkım noktası olmuştur. asla hiç kimseyi mutlu etmek amacıyla müzik yapmamıştır. sadece ve sadece kendi iç dünyasını anlatmıştır. zaten duyamadığı için başka da bir şansı yoktu değil mi ? klasik müzik yapanların her birinin sorunlu depresyonla eş değer bir yaşantısı olmuştur. ancak beethoven hepsinden farklıdır. çünkü duyamaz. sadece duygularını anlatır, çirkinlik ve kızgınlık buna dahil.
her besteci birinden etkilenmiş, bir müzik dinlemiş, bir müzik yaratmıştır ama;
" 30 yıl boyunca hangi müzisyen sadece ve sadece yüreğinin sesini dinleyerek müzik yaptı benden başka....?"
"müzik tanrının sesidir. ve müzisyenler tanrıya en yakın kişilerdir. insanlar benim kafamın içinde hiç ses olmadığını sanıyorlar. ama yanılıyorlar! sandıklarından daha çok ses var, daha da çok ses, daha daha da çok ses! aksiyim değil mi ya da müzik yapmak benim dilim için bir işkence. eğer titreşimleri hissetmeseydim belki! müzik mi yapmak istiyorsun prenses? kulağını tanrıya ver. eğer kulağına fısıldıyorsa hiç bir şey yapamazsın. müzik yapman için tanrının kulağına bağırması lazım!"
Klasik müzik tarihinin en ilginç ve dâhi şahsiyetlerindendir. Bizim Nazım gibi, sanatçı kişiliğinin yanısıra çapkınlığı ile de ünlüdür. Meşhur Ay Işığı Sonatı'nı kendisi otuz küsür yaşındayken aşık olduğu 14 yaşındaki Julliette'e yazmıştır. Okullarda zil olarak kullanıldığı için hepimizin aşina olduğu Für Elise melodisini ise Theresa adlı bir kadına yazmış (ki parçanın asıl ismi Für Therese, yani Therese İçin'dir) ama yanlış çevrildiği için şarkı bu isimle anılır olmuştur... Beethoven'ın mezarı bir başka klasik müzik dehası Schubert'le yan yanadır.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
